Etiyopya Arakan olmasın

Cansuyu Derneği’nin Etiyopya Koordinatörü olarak gönüllü hizmet veren ve Sosyal Politika Uzmanı Sosyolog Mansur Özdemir ile Etiyopya Müslümanlarını konuştuk.

Etiyopya, İslam tarihinin önemli merkezlerinden birisidir. İlk hicret coğrafyası olan ve Kral Necaşi’nin güvenilir elleri ile temizlenen bu ülke ilk dönem Müslümanları için bir nefes alma fırsatı olmuştu. Bilal Habeşi ve Ümmü Eymen gibi sahabileri ile İslam tarihinde önemli yer tutan Etiyopya’nın Müslümanları şimdilerde ağır bir baskı altında ezilmekteler. Biz de Cansuyu Derneği’nin Etiyopya Koordinatörü olarak gönüllü hizmet veren ve Sosyal Politika Uzmanı Sosyolog İsmail Mansur Özdemir ile Etiyopya Müslümanlarını konuştuk. Buyrun;

BATI ETİYOPYA’YI ASLA İHMAL ETMEZ

Öncelikle Etiyopya’nın genel durumu ile başlayalım İsmail Bey.

Elbette. Etiyopya Doğu Afrika’nın bütünlüğü içerisinde ele alınması gereken Doğu Afrika’nın önemli ülkelerinden birisi. Doğu Afrika’nın İslam ağırlıklı medeniyet dokusu içinde Hıristiyanlığın dikkat çekici varlığı ve özellikle iktidardaki gücü ile de stratejik bir siyasal anlam taşır. Müslüman okyanusunun Hıristiyan adası olarak algılanması nedeniyle Batılı Ülke ve kuruluşların da önemli bir operasyon merkezi olarak öne çıkmakta. Özellikle Afrika Birliğinin merkezinin bu ülkede bulunması, Uluslar arası kuruluşların ve yardım çalışmalarının bu ülkeden yapılması ve özellikle dini temelli misyon faaliyetleri içinde bölgenin tercih edilmesi ülkenin hassas durumunun önemli göstergeleri.

Batılılar için bu ülkedeki Müslümanlar neden önemli?

Müslüman nüfusunun çokluğu ve özellikle Müslüman ülkelerce kuşatılmışlığı nedeniyle ortaya çıkacak bir istikrar sorununun Müslümanların işine gelmesinden endişe edildiğinden Batı eliyle yapılandırılmış yönetim ve göreli istikrar desteklenmektedir. Bu göreli istikrar hali bazı zamanlarda dar boğaza girdiğinden Batılı ülkelerin uluslar arası kuruluşları eliyle bölgede çok boyutlu çalışmalar yapmak zorunda kaldığı söylenebilir. Zira ülke içindeki istikrar kadar bölge bütünlüğünde ki Etiyopya gerçeği Batı açısından ihmal edilebilecek durumda bulunmamaktadır.

Ülkenin öne çıkan sorunları neler?

Önemli sorun alanları bulunmakta. Etnik çeşitliliğin yanında katı sosyal sınıfsal farklılıklar nedeniyle sert toplumsal kopuşlar görülebilir. Orta sınıfın bulunmadığı ülkede ağır yoksulluk ve zenginlik iki kutuplu bir toplumsal ortaya çıkartmıştır. Kalkınma sorunları yanında şehir ve kırsal yaşamı arasında önemli farklılıklar ve kalkınmanın belli bölgede yoğunlaşması ile sosyo ekonomik başkaca sorunlarda ortaya çıkmaktadır. Bölgesel kuraklığın sonuçları da ancak dış yardımlar eliyle tolere edilebilmektedir. Bölgenin siyasi, politik dini denklemi ile uluslar arası yardım arasında önemli bir illiyet olduğu söylenebilir.

Peki, nüfusun yüzde kaçı Müslüman?

Yakın bir zamana kadar CIA’nin web sayfasında Müslümanların nüfusunun %60 olduğu yazılı iken Etiyopya hükümetinin ısrarı ile bu bilgi kaldırılmıştır. Bugün Müslümanların ülkedeki en temel varoluşsal çabaları ülke nüfusundaki etkili oranları olduğundan bu yönde bir gayretin içinde olunduğu aşikardır. Bu oransal netleşme ile siyasi ve kültürel temsil talebi arasında önemli bir ilişki olduğundan hükümet hiçbir şekilde Müslümanların bu ve benzeri olarak Müslümanlık kimliği üzerinden var olmalarına imkân bırakmamaktadır.

Müslümanlar ne durumda?

Ülkede bitip tükenmeyen yoksulluk problemi ve özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelerdeki göreli yoksulluk nedeniyle sosyal mobilite sağlanamamakta siyasi elitler tamamen Hıristiyan azınlıklardan çıkmaktadır. Bölgede Hıristiyanlığın tipolojisine bakıldığında Batı Kiliselerinden bağımsız kadim ve kendine özgü karakter taşıyan bir mahiyette olduğu görülür. Dinler arası çatışmanın çok sert seyretmediği ülkede yönetim Batının desteklediği Hıristiyanlardadır. Şehir ve yönetim Hıristiyanların elinde olmakla birlikte taşrada Müslümanlar daha yoğundur. Şehir hayatındaki hakim durum nedeniyle okur yazarlık ve eğitim durumu oranları Hıristiyanların lehinedir. Bu durum Müslümanların aleyhine olmak üzere fırsat eşitliği sorunu gibi önemli bir insan hakkı ihlali getirmektedir. Hıristiyanlar lehinde pozitif avantajların oluşması ile de zamanla Hıristiyan toplumla Müslümanlar arasında fırsat eşitliği açısından büyük bir fark oluşturmuştur. Şehir ve Yönetim kimde ise modern hayata ait kurumlar ve uluslar arası fırsatlar da onun lehine gelişmektedir. Ülkede bu gayrı adil döngünün ortadan kalkmasına yönelik olarak Sudan, Mısır, Pakistan, Hindistan, Güney Afrika ve yeni dönemde Türkiye’ye yoğun bir Müslüman öğrenci akışı olmaktadır. Bu durumun on yıllık zamana yayılarak yaygınlaştırılması ve bölgede Müslümanların lehine bir okuryazarlığın ve yüksek öğretimin oluşturulması büyük fırsatlar oluşturabilecektir.

DEVLET, GAYRİ İSLAMİ AKIMLARI ÖZELLİKLE DESTEKLİYOR

Devlet bu alternatifi engellemeye çalışmıyor mu?

Çalışıyor elbette. Ülkede Müslümanların lehine oluşabilecek her türlü fırsat hatta fırsat potansiyeli yönetim eliyle engellenmektedir ve engellenecektir. Müslümanlar oransal avantajlarını birde başka fırsat ve yeteneklerle buluştururlarsa Etiyopya’da Müslüman toplumunun kültürel, sosyal ve siyasi temsilinde önemli değişimler yaşanabilecektir. Bu çerçevede ülkedeki İslami din algısının dönüştürülmesine yönelik olarak hükümet eliyle gayri İslami eğilimleri olan Ahbaş hareketi ülkede Yüksek İslam Konseyinin başına getirilmiş ve dini hayat Ahbaş’lar eliyle fesata uğratılmaya çalışılmıştır.

Özellikleri nedir bu hareketlerin?

İslam’ın temel esaslarını sorgulayan ve adeta tevhit temelinden kopuk bir dindarlık özellikle dış güçler eliyle bölgeye yerleştirilmeye çalışılmıştır. Etiyopya da Müslüman toplum bu oluşuma hep birlikte itirazda bulunmaktadır. Bölgenin kadim dindarlık geleneği ile tezat oluşturan bu durum Etiyopya Müslümanları için dinamik ve ortak bir itiraz noktasıdır. Etnik olarak çeşitlilik gösteren Müslümanlar söz konusu olan İslam dini olduğunda ortak bir tutum oluşturabilmektedir. Ahbaş meselesi Etiyopya Müslümanları ve Etiyopya hükümeti açısından karşılıklı bir irade testine dönüştürülmüş ve buna bağlı olarak itiraz ve eylemler artarak devam etmektedir.

Arap Baharının bölgeye etkisi nedir?

Son dönemde bölgede önemli siyasi gelişmeler ortaya çıkmış ve Müslüman ülkelerde önemli sosyal değişimler başlamıştır. Özellikle Arap baharının bölgesel etkisi, Mısırdaki siyasi gelişmeler, Somali’de ortaya çıkan çatışma ortamı, Sudandaki gelişmeler ve küresel süreçlerin Etiyopya’da da bazı durumları ortaya çıkarttığı görülmektedir. Aslında Etiyopya hükümeti somut herhangi bir talepleri olmaksızın Müslümanlara karşı Ramazanda artan düzeyde müdahalelerde bulunmuştur. Bu müdahaleler ilk olarak camilerde tutuklamalar ve federal polis eliyle yapılan işkence ve ev baskınlarıyla artmıştır. Ahbaş hareketini topluma dayatan hükümete karşı ve artan baskının da etkisi ile kitlesel hareketler başlamıştır. Barışçıl nitelikli bu protestolar ve gösterilerde Etiyopya hükümeti orantısız güç kullanmış ve kitlelere karşı çok sert davranarak bazı protestolarda insanlar ölmüştür. Camiler ve evler basılarak yüzlerce Müslüman cezaevlerine konulmuş ya da kaybolmuştur.

Bu gösteriler ve tepkiler bastırıldı mı peki?

Hayır. Hükümetin tutumuna karşı ve Ahbaş hareketine yönelik protestolar artmıştır. Bugün de devam eden gösterilerde yer yer 2 milyon insan bir araya gelmektedir. Etiyopya hükümeti çözüm yerine Müslümanlara ait camileri kapatarak ve tutuklamaları artırarak olayları kontrol edemeyeceği bir noktaya getirmiştir. Bu eylemler hükümette derin korkular oluşturmuş ve Müslümanların Müslüman kimliğinin tartışmaya açılması ve Etiyopya’daki sosyal ve siyasi temsili konusunda bir çığır açtığı söylenebilir.

CANSUYU, ÇALINAN İMKANLARI GERİ VERMEK İÇİN ÇALIŞIYOR

Müslümanlar bu çalışmaları nasıl yürütüyorlar? Sivil Toplum Kuruluşları var mı?

Etiyopya’da Müslümanlar devlet içi ve dışı hiçbir kurumsal oluşuma sahip değillerdir. Mütevazi dernekler halinde dini ya da teknik kalkınma yardımları yapan ve Müslüman kuruluşlarla işbirliği yapan STK’lar ötesinde de köklü kuruluşlara sahip değillerdir. İslam dünyasında bulunan cemaat ve bakış açılarının yansımalarının olduğu ülkede Müslümanlarda mazbut, sakin bir tabiat olduğu söylenebilir. Yakın komşuları Sudan ve Somali halklarına göre daha müşfik tabiatlı bir yapıdadırlar. Yukarıda da ifade edildiği gibi son dönemde yaşanan olayların etkisi Diasporadaki Etiyopyalı Müslüman Entelejansiyanın gayretleri ve İslam dünyasının Ahbaş meselesi başta olmak üzere son dönemde artan hak ihlalleri konusundaki ilgi ve alakası Etiyopya’da yeni bir dönemin oluşabileceğinin göstergeleri olarak dikkat çekicidir.

Bundan sonraki süreç ile alakalı ne tür bir yorumda bulunabilirsiniz?

Bölgenin diğer ülkelerinde artan gerilimlerin yanında Etiyopya önemli bir fırsatın eşiğindedir. Çok kültürlü, demokratik ve katılımcı bir örnek Demokrasi toplumu olabilme konusunda Etiyopya önemli fırsatlara sahiptir. Bu tür bir siyasi yenilenme Etiyopya’da bölgesel ve yerel kalkınmaya da fırsat sağlayabilecektir. Bu süreç herkes için bir irade ve samimiyet testi olarak ta algılanabilir.

Peki, Cansuyu Derneği olarak bölgedeki çalışmalarınızın odağı nedir?

Cansuyu Derneği belli bir siyasal ümmetçi projenin temsilini yapan bir misyon kuruluştur. Tüm kuruluşları ile zulüm iktidarlarına karşı köklü itirazlar ortaya koyan bir anlayışın mahsulüdür. Bu çerçevede dünya insanlığına İslam’ın fildişi caddesinden yürümenin adresini sunmaktadır. İnsanlık muhteris Batı saldırganlığı altında yüzyıllardır ezilmektedir. Batı insanının bu muhteris tutumunun ağır bedelini insanlık çok ağır ödemektedir. Dünyanın her bölgesinde genel ve özel nitelikli kronik sorunlar bulunmaktadır. Ahlak ve maneviyat temelli anlayışın yansıması olan Cansuyu derneğimiz dünyanın dört bir tarafında artan hegamonik saldırıyı tersine çevirebilecek adımlar atmak adına Dünya Müslümanlarını özgüven ve kaynaklarına dönüş açısından teşvik edici çalışmalar yapmaktadır.

Amacınız nedir?

Tüm kuruluşlarımızın olduğu gibi Cansuyu derneğimizinde en temel amacı İslam coğrafyası başta olmak üzere zorluk içinde olan halkların kendi kaderlerini çizebilecekleri İnsan onur ve haysiyetine yakışır bir yaşam düzeylerine ulaşmasını sağlamaktır. Bu çerçevede acil yardım başta olmak üzere toplumsal ve bölgesel kalkınmayı artıracak nitelikte çalışmalar yapılması bizim öncelikli gündemimizdir. Her bölgenin kendi tabii ve sosyal karakterinin ürünü olan çözüm projeleri ile bölge halklarına kaybettikleri ve kendilerinden Batı insanı tarafından çalınan kaynak ve imkanların tekrar iadesidir.

Neler yapmaktasınız?

Genelde Afrika özelde Etiyopya toplumunun asli kaynaklarına dönmesi, temel insani ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Etiyopya’da yapılandırıcı pek çok adım atılmaktadır. Cansuyu Derneği olarak Doğu Afrika’nın bu önemli ülkesinin bölgesel değerinin farkındayız. Özellikle son dönemde artan hak ihlalleri konusunda yaptığımız takip ve çalışmalarla Etiyopya’daki hak ihlallerine dikkat çekmeye çalışmaktayız. Etiyopya her açıdan kritik bir ülkedir. Bu boyutuyla Doğu Afrika bütünlüğü içerisinde Arakan ve benzeri yerlerde yaşanan katliam ve kitlesel büyük zulümler başlamadan takip ve ilgi alanımıza girmek zorundadır. Yine bölgede yapılan acil yardım ve projeler önceki dönemlerde Müslüman olup zamanla Hristiyanlaşan bazı kabilelerin tekrar İslam’a girmelerine fırsat taşımaktadır.

KRAL NECAŞİ’NİN, BİLAL’İ HABEŞİ’NİN VE OSMANLI’NIN ÜLKESİ

Etiyopyanın Bizim tarihimizdeki yeri ve değeri nedir?

Etiyopya Mekke dönemindeki ağır zulmün ardından ilk hicret coğrafyasıdır. Kral Necaşi’nin toprakları güvenin adresi olarak Müslümanlar için bir nefes alma fırsatı olmuştur. Rasulüllah efendimizin aziz yol arkadaşı Bilal Habeşi ve Hz Peygamberin bakımı ile meşgul olan Ummu Eyman validemizde İslam tarihi için çok önemlidir.

Osmanlı’nın emanetidir aynı zamanda bize Etiyopya.

Evet, kesinlikle doğru. Yakın dönemde Afrika’nın İslamlaşmasının merkezi olan, Osmanlının diplomatik derinliğinin önemli bir yansıması olan Harar bizim tarihimiz açısından da çok anlamlıdır. Harar Osmanlının siyasi misyon merkezi olarak diplomatik bir merkezdir ve Osmanlının Afrika’daki ilk büyükelçiliğidir. Bugün bile etkileri görülebilecek Afrika İslamlaşmasının merkezi bir noktasını oluşturur. Bölge insanı bu tarihi gerçeğin farkında olarak Osmanlıya karşı derin bir özlem içindedir.

Mustafa R. Özgür - Yeni Akit Gazetesi Söyleşisi

02-01-2013