Kategoriler
Zekatın faydaları nelerdir?

Zekatın faydaları nelerdir?

Zekâtın pek çok yararları vardır. Bunlardan bazılarına işaret etmek yerinde olur.

 

Zekâtın pek çok yararları vardır. Bunlardan bazılarına iÅŸaret etmek yerinde olur.

a. Zekât bir temizliktir. Hem malı temizler, hem de mal sahibinin gönlünü arıtır, ahlakını yükseltir. Çünkü zekât,malın kiridir. Mal bu kirden ancak onu çıkarıp yoksula vermekle temizlenmiÅŸ olur. Bunun gibi hasislik ve cimrilik de gönülde bir Iekedir. Zekât insanın bu sevilmeyen huydan kurtulmasını ve ahlâken yükselmesini saÄŸlar.

"Ey Muhammed, servet sahiplerinin mallarından zekât al; zekât, onların mallarını temizler, vicdanlarını arıtır."

 Ayeti kerimesi zekâtın bu faydasını özet olarak bildirmektedir.

b. Zekat malı bereketlendirir ve çoÄŸalmasını saÄŸlar. Mallarının zekâtını verenlerin ve yoksullara yardım edenlerin mallarının arttığı bilinen bir gerçektir. Bunda sevindirilen yoksul gönlünün büyük rolü olduÄŸunda ÅŸüphe yoktur. Zaten zekât kelimesinin sözlük anlamı da bunu göstermektedir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

"Siz Allah için verirseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir." buyurulmuÅŸtur.

Bir baÅŸka âyeti kerime de ÅŸöyledir:

"Her kim malındaki Allah hakkını verir, (cimrilikten) sakınır ve (verdiÄŸinin yerine daha iyisinin verileceÄŸine) inanırsa, artık biz bu kimseye muhakkak vicdan rahatı verir ve ahiret mutluluÄŸunu kolay kılarız. Kim cimrilik eder, kendini müstaÄŸni (ihtiyacı yok) sayar ve en güzel olanı da yalanlarsa (cennet nimetleri ile ihsan sahibi kiÅŸileri bekleyen sonucun daha güzel olacağı gereÄŸine ''yalan'' derse) biz de onu en zor olana hazırlarız. DüÅŸtüÄŸü zaman da malı kendisine hiçbir fayda vermez."

Bir kudsî hadiste Allah Teâlâ ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

"Ey kulum, sen yoksullara sadaka ver ki, ben de sana vereyim."

Peygamberimiz, malının zekâtını verenlerin mallarının artırılması için meleklerin de ona dua edeceklerini bildirmiÅŸ ve ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

"Her sabah iki melek iner. Birisi, "Allah'ım, sadaka verenin malına bolluk ver." der, diğeri de, Allah'ım, sadaka vermeyenin malını yok et der."

c. Zekât, Allah'ın verdiÄŸi servete bir teÅŸekkürdür. İnsan, küçük bir ikramını gördüÄŸü kimseye karşılık vermek için vesile ararken, sayılamayacak kadar nimetlerine eriÅŸtiÄŸi yaratıcısına ÅŸükretmek istemez mi? Elbette ister. Kendisini yaratan ve pek çok Iütuflarda bulunan Allah'a her zaman ve her vesile ile ÅŸükretmek ve hoÅŸnutluÄŸunu kazanmak ister. Böyle bir teÅŸekkür, aynı zamanda o malın artmasına da sebep olur. Nitekim Allah Teâlâ:

"EÄŸer ÅŸükrederseniz elbette size (nimetimi) artırırım. Ve eÄŸer nankörlük ederseniz, hiç ÅŸüphesiz azabım çok ÅŸiddetlidir." buyurmuÅŸtur. Demek ki, ÅŸükreden kendi yararı için ÅŸükretmiÅŸ, nankörlük eden de kendi zararı için nankörlük etmiÅŸ olur. Çünkü Allah'ın hiçbir ÅŸeye ihtiyacı yoktur.

Peygamberimiz, dünya malının yeÅŸil ot gibi çekici ve tatlı olduÄŸunu; bu maldan yetime, vatanından uzakta kalanlara ve yolda kalmışlara sadaka veren zengin müslümanın ne hayırlı kiÅŸi olduÄŸunu; onu haksız olarak alan, meÅŸrû olmayan yollardan kazanan kimsenin ise, yiyip yiyip doymayan bir obur olduÄŸunu ve bu malın, onun aleyhinde kıyamet günü ÅŸahitlik yapacağını, bildirmiÅŸtir.

d. Zekât, mala olan hırsı azaltır. Her ÅŸeyin zararlı olduÄŸu gibi,mala karşı aşırı istek de zararlıdır. Böyle haris olan kimse meÅŸrû ve gayr-ı meÅŸrû demeden malını çoÄŸaltmaya çalışır. Kazandığı mal ile ne çevresindeki yoksullara yardım eder, ne de hayır kurumlarına destek olur. O sadece kazanmayı bilir ve nihayet kazandığı mal ile hiçbir iyilik yapmadan, toplum ve insanlığın hayrına olacak bir hizmette bulunmadan ömrünü tamamlamış olur. İşte böyle bir hırs içerisinde olan kimse ile ilgili olarak bakınız Peygamberimiz ne buyuruyor:

"AdemoÄŸlunun iki dere dolu malı olsa bir üçüncüsünü ister. AdemoÄŸlunun bu muhteris gönlünü topraktan baÅŸka bir ÅŸey doldurmaz. Åžu kadar ki (ihtirastan nefret edip) tövbe eden kiÅŸinin tövbesini Allah kabul eder."

Peygamberimiz bu hadisi ÅŸerifle, insanlık onuruna zarar verecek ÅŸekilde mala olan aşırı isteÄŸin zararlı olduÄŸunu bildirmektedir. Yoksa mal kazanmak ve ihtiyaç zamanı için mal biriktirmek, övülen bir davranıştır.

e. Zekât, yoksulun ahlâkını olumlu ÅŸekilde etkiler. Geçim sıkıntısı çeken kimse karnını doyurmak için Allah korusun her ÅŸey yapabilir, kötü yollara düÅŸebilir. Bunun için bizzat Peygamberimiz yoksulluktan ve yoksulluÄŸun getireceÄŸi olumsuzluklardan Allah'a sığınmışlardır. Bir hadislerinde de ÅŸöyle buyurmuÅŸlardır:

"Yoksulluktan darlıktan, zilletten, haksızlık yapmaktan ve haksızlığa uğramaktan Allah'a sığının."

Toplumdaki servet sahipleri yoksullara yardım ellerini uzatacak, mallarının zekâtı ile onlara destek verecek olurlarsa, onları kötü yollara sürüklenmekten ve toplum için problem olmaktan kurtarmış olurlar. Esasen toplumda karnını doyuramayan yoksullar varken,varlıklı kimselerin bunlarla ilgilenmemesi nasıl düÅŸünülebilir? Çevresinde aç insanlar varken nasıl rahat edebilir?

İşte zekât, yoksulların kötü yollara düÅŸmelerini önler. Kötü yollara düÅŸmüÅŸ olanları da düÅŸtükleri çukurlardan kurtarmış olur.

f. Zekât, yoksulun çalışma isteÄŸini artırır. Çünkü almaktan çok vermek daha zevklidir. Bu zevki tatmak için yoksul, çalışmanın, alın teri dökerek kazanmanın gerektiÄŸini anlar ve bu yola yönelir. Elbette iyi niyetle çalışana Allah Teâlâ'nın vereceÄŸinde ÅŸüphe yoktur.

Abdullah İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: "Bir defa peygamberimiz minberde sadaka vermekten, teaffüften (kimseden bir ÅŸey istemeyip yokluÄŸa katlanmaktan), dilenmekten söz ediyor ve ÅŸöyle diyordu:

"Veren el, alan elden daha hayırlıdır."

g. Zekât, zengin ile yoksulu birbirine yaklaÅŸtırır. Böylece zengin ile yoksul arasında servet farkından doÄŸabilecek dengesizlikleri ortadan kaldırır. Kur'an-ı Kerim'de konu ile ilgili olarak ÅŸöyle buyuruluyor:

"Böylece o mallar içinizden yalnız zenginler arasında dolaÅŸan bir servet olmaz."