Bi-kes ü fukara’ya beray-ı teavûn

Ol derneğe vasıl olduğumuz demde, Haşim Bey Karındaşımız, bi-kes ü fukara’ya beray-ı teavûn maksadıyla, dernek haricine, huruc itmek üzere idi.

 


Selamün aleyküm
Cansuyu Derneği mensubu Haşim Karataş Bey Karındaşımız kim mahdumları Harun bey evladımızı, serveri ser-rehberimiz resulü Ekrem Efendimizin sünnet-i seniyyesi üzre hatn ettirir iken ol bâlayı teskin eyleme mes’uliyetini bize tevdi eylemiş ve bu vesileyle dahi hısımlık ihdas-u tesis eylemiş idik.  Hayli zemandır miraren vü kiraren derneklerüne davet eyler idi. Onca ısrarına istinaden biz-zarûre, karındaşım, refikim Ziyaüddin Çelebi ile anın ziyeretine varduk.

Ol derneğe vasıl olduğumuz demde, Haşim Bey Karındaşımız, bi-kes ü fukara’ya beray-ı teavûn maksadıyla, dernek haricine, huruc itmek üzere idi.

Biz dahi bu hayr-feşan icraattan, geru kalmasın digeç, ziyaretimizi tehir edelim deyu taleb eyledükse de, hayr-şinas karındaşımız razı olmadu ve dahi, kendüye refakat vü ianet’i hem-ber tevzii eylemeyi teklif eyledi. Bu denlü ulvi icraata, iştirakı redditmek zuldür deyu kabul eyledük.

“Kamu-yunet’”nam bir vasıtanın idare mahaline duhul eyledük. Ol gerdunenin, ahırında, tevzi olunacak eşya vü nevaleler istiflenmiş idi.  Avz-ı Billah ile yola revan olduk. Güzergahımız Fatih, Taksim, Gültepe istikametleriydi.

Haşim Karındaşımız gerduranlık yapar iken, Ziyaüddin Çelebi ile bendeniz dahi edrafı temaşa itmekle meşgul idik.

Taksim mevkiinde geldiğimizde, Gürbüz Bey karındaşımızla reftar olduğumuz anki vahamete mümasil bir “taraf- fekk”  mevcud idi. Vesait kesafeti o denli ziyade idiki terakki bila-imkandır. Na- çar ınkıyad içre intizar eyledük. Yeg-den Ziyaüddin Karındaşım

- Evliya şu cihete, bir nazar et hele deyu ikaz eyledükte mezkur cihete atf-ı nazar eyledümki, hun-ı ahmer libaslar telebbüs eylemüş, bir pir-i fani meydanın kuşesinde ulu vü vasi bir şeban-gahın pişinde rekzolunmuş intizar eylemektedür.ve dahi, kurbünde bi haddü hisap sabi tepinip zıplamaktadur. Piri fani tareten ba’de uhra “ho ho ho” deyu virdi- zaban eylemektedür. Onca veledü benat ise ona “Nail Baba, Nail Baba” deyu ünlemekte ve tepünmeteydüler. Mader vü pederleri ise huşu ile ol vukuatı temaşa etmekteydiler.

Haşim Bey Karındaşımıza merak ile:

- Bu muhterem pir-i fani namdar bir evliyadır zannımca, bak a ahali anın edrafında pervanedür, biz dahi varup damenin bus eylesek aceb hayır duasın alsak nice olur diye sual eyledim.

Haşim Bey Karındaşımız hande-istihfaf ile aydürdü kim meğer piri fani zannıyla tenazur eyledüğümüz kimesne hattı-zatında mağaza diye tesmiye olunan mütekebbir tecimhanelerin ücret ile istihdam ü tavzif eyledükleri, tebdil-i kıyafet eylemüş nadan-ı bi- kıymet bir zat imiş.

Bilahare tenvir eyledü kim yevmi u”lan, Nasrani adetlerinden tebeddül “nev-ruz” imiş. Miladi takvimine istinaden, Hazreti İsa peygamberin viladetinin sene-i devriyesi imiş. Şol Nail Baba nam adem dahi guya Nasranilerin bereket-penahı imiş. Hafazanallah. Güyan sabi vü sübyanın ne istediğin fehmider vü nim- kice anların taleplerin bila- bedel bacadan irsal eylermiş.

Takriben yek-hefte, bedestan, dükkan vü pazarlarda envai mekulat, semerad meşrubat u müskiratın bi- add ü bi- aded tecim eylendüğün ve nev- rüz da dahi bunların tamamının ekl ü şurbedildiğin tavzih eyledü..

Nazarı dikkatimizi celbeden yek-diğer husus ise edraffa reftar olan adem ü avretlerin, ağuşlarında, gahi bir hindi nam mürgan, gahi eşcar-ı nacu taşuduklarını müşahade eyledük. Meğer nev-sal avdet etmeden bu eşcar hanelerin beynine rekzedilir, envai lamba vü ayine vü şamdan ile tezyin ü tenvir edilir, der- akab, canibinde raksedilir, müskirat şurbedilir vü bi- günah mürgan-ı hindi yenir imiş. Bu bi- gayr-i mesul efal ü ayş ü işret bu minval üzre yevm-ül ferda ya değin  bi- aynihi ber-devam imiş.

Veyl ki Diyar-ı İslamda, şu müselman ahalinin rağbet eylediği habaset ve hamakatin vasıl olduğu mertebe vü raddeye nazar kılın kim bizi bir hayli müteessir eyledi. Cenab-ı Hallak-ul Basir temam bu vahameti hayra tebdil ede, aslına  mugayyer ahalinin, nev-ruzu aklun devşirmesine vesile kıla. Amin.

Bu süfli vü malayani amel ile meşgul olanları temaşa iderekten nihayet “Gültepe” nam mahalle vasıl olduk.Haşim Bey karındaşımızın “kamu-yunet”inde “nev-i gassan” deyu tesmiye edilen bir alat-ı garabet mevcud idi kim, vuslat- gahımızı testemam tarif ü tavzih eyledü. Hafazanallah.

Mümin ü Müslim hayr sahiplerinin ianat-ı ihsanın, fakir ü fukaraya ez-dil ü can ile yed- be- yed taksim ü tevzii eyledük. Az evvel şahid olduğumuz vahşet ü fuhşiyat ü sefahat ile hemangeç şurdaki mahrumiyeti vü sefaleti kıyas eyledük te, hay fa.

Ne olaydı, nev-ruz için yapılan onca mesarifler, fakir, fukara vü eytam içün sarfedülse. Anların dahi yek- an tebessümü, arz-ı fenadaki en özge saadet değilmidir. Fi- asl Habib-i Ekber den tevarüs eylediğimiz örf-i kadim bize nusreti vü mehameti va’zetmezmi.

Fehmeyledük ki ömrün derununda hezar-bar ibret mahfidir. Allah’u Vacib-ül Vücud cümlemizi ibret-amiz kıla, aklumuzdan idraki, kalbimizden insafı zayi eylemeye. Amin

Fi emanillah

 

Abdulbaki Kömür, Sanatçı - GENÇ DOKU DERGİSİ

 

07-03-2013