Kamerun isminin Arapça kelime olan ve İslam’ın sembolü “Gökteki ay, hilal” manasına gelen kamer kelimesinden türetilmesi ancak Batılı kaynaklarda “kabuklu hayvan” isminden geldiğin
Bir tebessüm ararsanız “Minik Afrika” Kamerun’da, Türkiye’den geldim demeniz yeterlidir.
Ülkenin dört bir yanında yer alan su kuyuları, yetimhane, külliye, meslek edindirme gibi projelerin; gerek resmi ikili ilişkilerin ve gerekse sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin katkısıyla gerçekleştirilmesi, Kamerun halkının zihinlerinde kurulan beyaz adam algısını oldukça değiştirmiş durumda.
Çok çeşitli olmasa da farklı iklim bölgelerine sahip olması dolayısıyla “Minik Afrika” olarak da tanımlanan Kamerun üzerinde çeşitli oyunlar halen oynanmakta ve sömürgeci devletler tarafından her gün yeni stratejiler geliştirilmektedir. Bu durum öyle bir haldedir ki; oyunlar ve stratejiler en ince ayrıntısına kadar yeni aktörlerle beraber planlanmaktadır.
Misyonerlik faaliyetleriyle ülke içinde yok edilmeye çalışılan İslam tarihi ve kültürüne ek olarak; küresel aktörlerin dezenformasyon yoluyla, uluslararası bilgi kaynaklarında yarattığı tahribat, doğal kaynakları ve jeopolitik konumuyla önce çıkan Orta Batı Afrika ülkesi Kamerun’un, sömürgeci zihniyetin vazgeçilmezi olduğunu göstermektedir.
Batılı kaynaklarda yer alan yüzde 20 gibi astronomik bir Müslüman nüfusa sahip olduğu söylenen Kamerun’da yer alan camiler, hafızlar yada kur’an uzmanları (goni), külliyeler ve medreseler bu durumun aksine tokat gibi cevap vermektedir. Kamerun isminin Arapça kelime olan ve İslam’ın sembolü “Gökteki ay, hilal” manasına gelen kamer kelimesinden türetilmesi ancak Batılı kaynaklarda “kabuklu hayvan” isminden geldiğinin söylenmesi bile ülkede İslam ve İslam tarihinin silinmesinde ne denli titiz bir çalışmanın yürütüldüğünü kanıtlar niteliktedir.
Yılın sadece iki ya da üç ayında yağış alan Kamerun’da merkezi sistem ve altyapı yetersizliğinin de etkisiyle, halk içme suyu ve diğer ihtiyaçları için su gereksinimini karşılamakta zorlanmaktadır. Bu durum çeşitli hastalıklara sebebiyet vermekle beraber ülkenin diğer faaliyetlerini de ciddi manada doğrudan etkilemektedir. Aynı zamanda, ülke genelinde İslami eğitim veren külliyelere ihtiyaç bölge halkı tarafından sıkılıkla dile getirilmektedir.
Yeni açılan bir külliyeye olan talep, sürpriz boyutlara ulaşabilmektedir. Bu konuda ki ihtiyaç her ne kadar göze çarpsa da asıl gerekli olan eğitimin fen bilimleriyle beraber verilmesi gerekliliği sıklıkla ifade edilmektedir. Örneğin; Müslüman bir tıp doktorunun ya da öğretmenin az olması Müslüman toplumun en fazla şikayetçi olduğu konuların başında gelmektedir. Nitekim ülke, kendisini kalkındırması noktasında her konuda donanımlı insanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda Cansuyu Derneği’nin, meslek edindirme projesi kapsamında tarımsal alan kiralaması ve burada tarımsal kalkınma alanında projesi bir takım terör olayları neticesinde yavaşlayan bir süreç almıştır.
Bu konuda serzenişte bulunan Kamerun’lular “balık vermek yerine balık tutmayı öğreten” Cansuyu’nun faaliyetlerinin terör olayları nedeniyle sekteye uğratılmasını da büyük bir oyunun parçası olarak görmekte ve bu durumun farkında olmaktadırlar.
2016 yılında Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak Kamerun Kurban Organizasyonuyla bizlere teslim edilen emanetleri gerçek muhtaçlara ulaştırmanın mutluluğu içerisindeyiz. Binlerce aileye Cansuyu olmak için çıktığımız yolda Kurban dağıtımı ve su kuyusu açılışlarını tam anlamıyla ifa ettik. Kamerun halkının, Türkiye’ye bakış açısının pekiştirilmesine katkı sağlayarak, ümmet bilincinin temellerini sağlamlaştırdık. Kamerun Kurban Organizasyonu ekibi olarak Kamerun halkı tarafından sıcak ve samimi karşılanmamız mazlum islam coğrafyasının bizi beklediğini bize tekrar hatırlattı.
Ebubekir MOLLAAHMETOĞLU – Cansuyu Derneği 2016 Kurban Organizasyonu Gönüllüsü
12-10-2016